Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması
İftiranın Allah Tarafından Temizlenmesi
Buraya kadar anlattıklarımızdan da anlaşılmıştır ki; olayın hedefindeki gerek Hz. Safvan b. Muattal gerek Hz. Aişe, gerçekten çok mağdur durumda idiler. Üzerlerine atılan iftirayı hangi delille silebilirlerdi? Ne söylerlerse: “inkar ediyor” denileceklerdi? Hz. Peygamber de çok sıkıntılı idi. Olayın gerçekliğini kabullenemezdi. Reddetse ona da: “inkar ediyor olayı kapatıyor” denilecekti. Medineli Müslümanlar ne yapacaklarını şaşırmışlar, kimisi olayı kabulleniyor, kimisi olaydan şüpheleniyor, kimisi de bunu reddediyordu. İşte Medine bu şekilde bir ay kadar çalkalandıktan sonra Nur suresindeki ayetler nazil olarak toplumsal sıkıntı giderildi. Hem Hz. Aişe hem de Hz. Safvan b. Muattal üzerlerine atılan iftiradan Allah’ın müdahalesi ile kurtuldular. Şimdi Hz. Safvan b. Muattal’ın beraatını ilan eden bu ayetleri incelemeye çalışalım:
إِنَّ الَّذِينَ جَاؤُوا بِالْإِفْكِ عُصْبَةٌ مِّنكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرّاً لَّكُم بَلْ هُوَخَيْرٌ لَّكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُم مَّا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ {11} لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَوَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنفُسِهِمْ خَيْراً وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُّبِينٌ {12} لَوْلَاجَاؤُوا عَلَيْهِ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاء فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاء فَأُوْلَئِكَعِندَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ {13} وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ {14} إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُم مَّا لَيْسَ لَكُم بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّناً وَهُوَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمٌ {15} وَلَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوه ُقُلْتُم مَّا يَكُونُ لَنَا أَن نَّتَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ {16} يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَن تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَداً إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ {17} وَيُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ {18} إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌفِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ {19} وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّه رَؤُوفٌ رَحِيمٌ {20} يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَن يَتَّبِعْخُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُاللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ أَبَداً وَلَكِنَّ اللَّهَ يُزَكِّيمَن يَشَاءُ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ {21} وَلَا يَأْتَلِ أُوْلُوا الْفَضْلِ مِنكُمْوَالسَّعَةِ أَن يُؤْتُوا أُوْلِي الْقُرْبَى وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِيسَبِيلِ اللَّهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْوَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Şimdi İfk Olayı üzerine nazil olan bu ayetleri anlamaya çalışalım:
11. (Peygamber'in eşine) bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir guruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük sanmayın, aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan her bir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. Onlardan (elebaşlık yapıp) bu günahın büyüklüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır.
Gelen ilk ayetler Hz. Safvan b. Muattal ve Hz. Aişe olayı ile Medine toplumunun imtihandan geçtiğini, şer gibi gözüken bu olayda esasen hayır bulunduğunu, iftiraya karışan ve imtihanı kaybedenlerle kaybetmeyenlerin böylece ayırt edildiğini belirtiyor. Ayrıca iftira atanların cezalandırılacaklarını belirtiyor. Bu ayet üzerine başta İbn Übey olmak üzere, Hassan, Mıstah b. Üsase ve Hamne b. Cahş’a iftira cezası uygulandı.
12. Bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da: "Bu, apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Bu tavrı gösteren Müslümanlar olmuştur. Bunlardan ilginç bir örnek vermek istiyoruz: Hz. Peygamber’e hicret sonrası ev sahipliği yapan Hz. Ebu Eyyub Halid b. Zeyd el-Ensârî'nin zevcesi Ümmü Eyyub, kocasına: “Ey Ebu Eyyub! Halkın Âişe aleyhinde söyledikleri şeyleri işittin mi?' diye sorunca, Ebu Eyyub: “Evet! İşittim. Onların hepsi yalan ve uydurmadır! Ey Ümmü Eyyub! Sen Aişe yerinde olsan böyle bir kötülük işler miydin?' diye sordu. Ümmü Eyyub: “'Hayır! Vallahi, ben katiyyen öyle bir kötülük işlemezdim!' dedi. Ebu Eyyub: “Safvan’ın yerinde ben olsaydım, böylesine kötülük işler miydim?” Ümmü Eyyub: “'Hayır! Vallahi, sen de katiyyen öyle bir kötülük işlemezdin!' dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Eyyub el-Ensari şu tarihi cümleyi sarfetti: “Şunu bil ki; Aişe senden Safvan benden hayırlıdır. Onlar hiç işlemezler.”
Bu sözler, gerçekten bu sahabedeki yüceliği gösteren çok önemli bir tavırdır. Hz. Peygamber’in: “Kendi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek Müslüman olamazsınız” hadisi gereğince yaşamanın güzel bir örneğidir. Bu, tarihte ender rastlanan bir empati örneği olsa gerektir.
İfk Olayı sırasında Hz. Safvan b. Muattal’a bu kadar destek veren Hz. Ebu Eyyub El-Ensari ile Hz. Safvan b. Muattal’ın aynı coğrafyada mezarlarının olması da ilginç bir tesadüftür.
13. Onların (iftiracıların) da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler.
Bu ayetle iftiracıların yalanı ortaya çıktı ve yalancı konumuna düştüler.
14. Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi.
15. Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Hâlbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.
Hz. Aişe’nin ve Hz. Safvan b. Muattal’ın başından geçen İfk (iftira)Olayı’yla ilgili olarak Cenab-ı Hakk’ın sahabeye yönelttiği bu ikaz dolu ifadeler önemlidir. Bu ikazında Cenab-ı Hak, iftirayı işiten erkek ve kadın müminlerin hüsnü zanda bulunup “Bu apaçık bir iftiradır” demeleri gerektiğini, oysa onlardan bir kısmının iftirayı dilden dile aktardıklarını, hakkında bilgi sahibi olmadıkları şeyi ağızlarında geveleyip durduklarını ifade etmektedir. Ayrıca bu olay, önemsiz olmayıp Allah katında büyük bir suçtur. Son olarak Allah: “inanmış insanlarsanız bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan Allah sizi sakındırıp uyarır” buyurmaktadır. Buradaki hitap ayette de vurgulandığı gibi ilk muhataplar olan mümin erkek ve kadın sahabeleredir.
16. Onu duyduğunuzda: "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır" demeli değil miydiniz?
İftira konusunda en ilginç tepkiyi o zamana kadar kendisinden korktukları için kimsenin söyleyemedikleri Hz. Ömer vermişti. Hz. Peygamber’in ona bu mesele konusunda danışıp görüşünü alması üzerine Hz. Ömer başını göğe dikip şu şekilde tepki vermişti:
سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ
“Allah! Allah! Bu büyük bir iftiradır.” (Nur suresi-16) Daha sonra inen ayetler de aynen Hz. Ömer’in dediği kelimelerle nazil olmuştu.
17. Eğer inanmış insanlarsanız, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakındırıp uyarır.
18. Ve Allah ayetleri size açıklıyor. Allah, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
19. İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
20. Ya sizin üstünüze Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (haliniz nice olurdu)!
21. Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder. Eğer üstünüzde Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbir kimse asla temize çıkamazdı. Fakat Allah dilediğini arındırır. Allah işitir ve bilir.
22. İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
İşte Kuran’daki kıyamete kadar bütün Müslümanların okuyacakları, tilaveti ile ibadet edecekleri, ayetlerle (Nur suresi 11-23) Hz. Safvan b. Muattal ve Hz. Aişe temizlendi. Bu beraet çift taraflı oldu ve bu ayetler hem Hz. Safvan b. Muattal hem de Hz. Aişe hakkında nazil oldu. Tarihçiler bu konuda son sözü şöyle ifade ederler:
فبرأهما الله مما قالوا. “Allah o ikisini (Hz. Aişe ve Hz. Safvan b. Muattal’ı) dedikleri iftiradan temizledi.”
برأهما الله من فوق سبع سماوات وأنزل الله في براءتها آيات
“Allah onları yedi kat göklerin üzerinden inzal ettiği ayetlerle temizledi.”
<< Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa >>
|