Hz. Safvan Bin Muattal

 

Başta yerli münafıklar ve vatan hainleri olmak üzere, Türkiye düşmanı olan herkese şunu belki de binlerce defa hatırlatmakta fayda vardır; “Vatanımızda söz sahibi olan ve olmak isteyen bütün zındıka grupları ve çevreleri bilmelidir ki, bu toprakların maddi bekçileri yanı sıra bir de esas olan manevi bekçileri vardır.”
Manevi bekçi meselesine ancak Allah’a iman edenler inanır. Elbet münafık ve kafirlerin inanması beklenemez. Eğer inanırlarsa; Allah’a, Meleklerine, Peygamberlerine, Kitaplarına, Hayrın ve Şerrin O'ndan geldiğine, Peygamberimiz (s.a.v)'in onun Resulü ve kulu olduğuna iman ediyorlar demektir ki, o zaman da münafık veya kafir olmazlar.
Bizim inancımızda Hz. Adem’den bu yana bütün Peygamberler, Sahabeler, Tabiinler, Evliyalar, Veliler, hayatını İslâm’ı anlamaya ve anlatmaya adamış, alimler, içinde yaşadıkları toplumlar için ve kendilerinden sonrakiler için birer manevi önder ve bekçilerdir.
Bugünkü coğrafyamıza sıkışmadan önce sahip olduğumuz üç kıtada yine Hz. Adem’den bu yana, İslâm beldelerinde veya diğer beldelerde İslâm’a hizmet etmiş kim varsa sahip çıkılmış ve o günlerde yaşanılanlar tarih olarak günümüze kadar aktarılmıştır.
Bugün Türkiye’nin neresine gidilirse gidilsin, neredeyse her köyümüzde, her ilçemizde ve her ilimizde, birden yüze kadar yüzlerce manevi bekçilerimize rastlanır. Burada esas olan bu manevi bekçilere inanabilmek ve sahip çıkabilmektir.
Cennet mekan II. Abdülhamid, Haydarpaşa Medine demiryolu inşası sürerken, Bağdat taraflarında sahabeden bir zatın “Busra” adlı bir beldede yaşadığını öğrenir. Abdülhamid demiryolunun o yöreden geçip geçmediğini sorar ve geçmediğini öğrenir.
Bunun üzerine talimat vererek, demiryolunun Busra’dan geçmesi için talimat verir. Demiryolu ile Hacca veya Umreye gidenlerin buradan geçerken, sahabe efendimizi de ziyaret edip geçmelerini ister. Hürmet ve sahiplenme böyle bir şeydir işte.
Bizim sınırlarımız arasında da pek çok sahabe kabri vardır ve bunların başında İstanbul gelir. Peygamberler şehri olarak Urfa’yı biliriz. Adıyaman’da da sahabe kabirleri veya makamları olduğunu duymuşluğum vardı ama çok fazla bilgim yoktu.
Bu seyahatimizde Adıyaman Belediyesi’nin Adıyaman’daki sahabelerden Hz. Safvan Bin Muattal hakkında bir kitap hazırlattığını gördüm. Hz. Safvan Bin Muattal, Efendiler Efendisi (s.a.v.) döneminde çok meşhur olan sahabelerden biridir. Burada uzun uzun kim olduğunu anlatmayacağım. Sadece Adıyaman’la olan bağlantısından söz edeceğim.
Araştırmanın sahibi Doç. Dr. Mehmet Azimli’nin verdiği bilgilere göre Adıyaman’da mezarının bulunduğu belirtilen sahabelerden mezarı kesin olarak tespit edilen sahabe Hz. Safvan b. Muattal’dır. Adıyaman’da bulunan Hz. Safvan b. Muattal’ın kabri konusunda hiçbir ihtilaf yoktur. Bütün İslâm tarihi kaynakları, Hz. Safvan b. Muattal’ın Adıyaman’da vefat ettiği konusunda hem fikirdirler.
Hz. Safvan b. Muattal, hicretin 18. yılından sonraki hicretin 60 yılındaki vefatına kadarki 40 yılı aşkın süreyi Adıyaman bölgesinde geçirir. Bu 40 yıl boyunca devamlı cihad ile meşgul olur. Hz. Safvan b. Muattal dört halife dönemi boyunca buraya hakim olur.
Esasen onun bütün hayatına bakıldığı zaman, ömrünü İslâm’ın yücelmesi için savaşlarda geçirdiği rahatlıkla görülebilir. O tarihlerde sınır bölgesine yerleşmiştir ve kafirlerle devamlı savaş halinde olmuştur.
Hz. Safvan b. Muattal’ın bu bölgede sağlam bir şekilde mücadeleye devam etmesi, esasında daha doğudaki İslâm memleketlerinin güvenliğini sağlamaktadır. Çünkü Bizans’ın bu bölgeyi geçmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde diğer bölgelerin tamamen Bizans’ın eline geçme tehlikesi apaçık ortadadır.
Hz. Safvan b. Muattal böylece bölgeye garnizonlar yerleştirir ve bölgeyi Müslümanların iskanına açar. Çağrıya uyan Müslümanlardan oluşturduğu ordularla Bizans topraklarına seferler düzenleyerek, yine bir savaşta 679 tarihinde şehid olur. Urfa’nın kardeşi olarak Adıyaman da Peygamberler, sahabeler şehridir
.

Hüseyin ÖZTÜRK

Vakit gazetesi - 2008-10-17

http://habervaktim.com/yazaroku.php?id=8047