Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması

İşte yukarıda aktardığımız şekilde bu zor yıllarda Medine’deki bu Müslüman grupla beraber olmak hiç de avantajlı değildir. Çünkü bu grubun neredeyse sonu gelmek üzere ve yeryüzünden silinmek üzeredir. Bütün Araplar onları ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Nitekim Hendek Savaşı’nda bütün Arapların birleşmesi bunun göstergesidir.
Bu açıdan bakıldığında bu dönemde bu gruba katılıp Müslüman olmak hiç de avantajlı görünmemektedir. Bu adeta ateşin içine atılmakla eşdeğerdir. Bir mücadele fırtınası içine düşmektir. Hz. Safvan b. Muattal, işte böyle bir dönemde Müslüman oldu. En zor yıllar olan hicretin dördüncü yılında Medine’ye geldi İslam’a girdi. Bunun adını koyarsak zor zamanda Müslüman olmak diyebiliriz. Gerçek değerli Müslümanlık zor zamanda İslam’a girmektir ve sıkıntılı dönemde dine sahip çıkmaktır.
Esasen insanlar, kim güçlü ise onun yanında toplanır. Bu onların genelde doğası gereğidir. İnsanlar rahatlarını tercih ederler. Kimse sıkıntılı insanların yanında yaşamak istemez. Nitekim hicretin altıncı yılından sonraki yıllar, İslam’ın Arabistan’da tekrar yükselişe geçtiği dönemdir. Bu dönemde Müslümanların yükselişte olduğunu gören Araplar Müslümanların etrafında toplanıyorlardı. Hatta bu o kadar yoğun oldu ki, Medine’ye gelip itaat arzeden kabilelerin yoğunluğundan dolayı hicretin dokuzuncu yılına “Senetu’l-Vufut” “Elçiler Yılı” denmişti. Rüzgârın Müslümanlar tarafına estiği bu dönemde herkes Müslümanlarla beraber oluyordu. Bu güçlünün yanında toplanmaktır. Bu durumu Kuran şöyle izah eder:
إِذَا جَاء نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجاً
Allah'ın yardımı ve zafer günü gelince insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görürsün.”
Bütün bunlar Hz. Safvan b. Muattal’ın Müslümanlığının değerini göstermektedir. Onun bu dine girişteki hiçbir menfaat gözetmeksizin en zor zamanda bu işi kabullenişinin değeri gerçekten çok önem arz etmektedir. Bunu gören Hz. Peygamber de her durum ve fırsatta Hz. Safvan b. Muattal’ı kollayacak ve ona sahip çıkacaktır.
Hz. Safvan b. Muattal’ın Müslümanlığının değeri bir de şu yönden önemlidir; o, Mekke’de bir topluluk içinde Müslüman olan biri değildir. Yine o, Medine’de bir toplulukla beraber yaşayıp İslam’ı tercih eden biri de değildir. O, Ensar gibi kabilesinin olduğu bir yerde veya Muhacirler gibi akrabaları arasında bulunmamaktadır.
O, ikisinin de dışında İslam’a düşman bir kabileden gelip Medine’de yaşamayı tercih etmişti. Medine’ye gelmiş ve gurbette İslam’a sığınmış, akrabalık ve çevrenin koruyucu olduğu bu dönemde bu cesareti gösterebilmişti. Bu çok zor bir tavırdır ve ondaki samimiyeti göstermektedir. O günkü Arap örfü gereği Medine’de kendini kollayacak sıkıntılarını giderecek bir kabilesi olmadan yaşaması çok zordur. Ama Hz. Safvan b. Muattal, bütün bunları göze alıp kabilesi ve çevresi olan Müslümanların bile yaşamakta zorlandığı Medine’de kalmayı ve bu zorlukları çekmeyi göze alacak kadar fazilet sahibi, kahraman, cesur bir sahabedir.
Sonuçta Hz. Safvan b. Muattal, Hendek Savaşı öncesi İslam’a düşman kabile olan ٍSuleymoğullarından gelip kendi tercihiyle İslam’ı seçmiş ve Muhacirlerden sayılmıştır. Müslüman olur olmaz da Hendek Savaşı’nda, Medine’ye saldıran orduya katılan kabilesi Ben-i Suleym’e karşı hendek çevresinde savaşmıştır.
Kuran adeta onun gibileri anlatırcasına şöyle der:
“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.
Sonradan iman eden ve hicret edip de sizinle beraber cihad edenler de sizdendir.

Aktardığımız ayetin son cümlesine dikkat çekmek istiyoruz. Bu cümle, adeta Hz. Safvan b. Muattal’ı ve onun gibileri anlatmaktadır. Hz. Safvan b. Muattal, iman ettikten sonra hicret edip sahabelerle beraber cihata katılmıştır. Allah işte bu kimseler, yani Hz. Safvan b. Muattal gibiler için فَأُوْلَـئِكَ مِنكُمْ   “onlar sizdendir” ibaresini kullanıyor.   Yani Allah onu yeryüzünün bu kutlu insanları arasında sayıyor.
Hz. Safvan b. Muattal, Hz. Peygamber’in yakın sahabeleri içine dahil olmuş ve onun sohbet arkadaşı olmuştur. O, artık Hz. Peygamber’in emrinde bir neferdir ve bundan sonraki hiçbir savaşta geri kalmayacaktır. Onun Hz. Peygamber’den hiçbir özel isteği olmamış, Hz. Peygamber’i yorucu ve ona zor durumda bırakıcı bir durum yaşatmamıştır. Bu sebeple zor zamanda Müslüman olup sıkıntıları göğüsleyen bu ilk çekirdek grup sahabe gibi Hz. Peygamber’in övgülerine mazhar olmuştur.
Aslında kitabın girişinde de belirttiğimiz gibi hepsi onun ashabıdır, ancak Hz. Peygamber, zor zamanda sıkıntı çeken o çekirdek kadroyu hep farklı görmüş ve diğerlerinden ayrı tutmuştur. İşte Hz. Safvan b. Muattal da bunlardan biridir. Hz. Safvan b. Muattal, devamlı Hz. Peygamber tarafından kollanmış, övülmüş, kendisiyle ilgilenilmiştir.

<< Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa >>